Savaşarak ölmek mi açlıktan kıvranmak mı aç kalmamak için en berbat şeyleri yiyerek yaşamaya çalışmak mı donacak derecede üşümek mi daha ne kadar hayatta kalacağını kestirmeden yaşamak mı çocuklarını kurtarmak için kendini feda etmek mi savaşta evinden ve vatanından olmaktan deli gibi korkmak mı barınamamak mı her yerde iş aramak fakat bir türlü
Akıcı ve eğitici bir kitaptı, kitabın iç yüzeyinde birçok anlam veremediğim diyalogla karşılaşmıştım ki okuduktan sonra biraz düşünmeyle ne anlatılmak istendiğini kavradım.
Paulo Coelho insanın hayat üzerinde ki anlam arayışını bize ölüm üzerinde tasvir etmiş, yaşanyılatımızın farklılığı veya aynı muğlak çizgiler üzerindeyken hayatımızın halen daha devam ettiğini, kafamızın en derinlerinde çalkantıya uğrayıp, beynimizi sarsan aforizmalarin hayatımızı yıkıp dağıtmasına izin vermememiz gerektiğini çok güzel bir üslupla bizlere göstermiş. Bir delinin, bir akıllıya hayatı öğretmesini, ailenin çocuk üzerinde oluşturabileceği baskının bir gün gelip de akıl hastanesinde sonuçlanabileceğini, kalp ağrısı sandığımız bedensel bir sızının aslında en derinlerden ruhumuzdan kopup da geldiğini, gençlik melodramlarının verdiği hazsal bakış açışıyla bir kutı hapın bizi o nice güzel ölüm rahatlığına değil de acınası toprak biçimiyle şekillenen ölüme ulaştırabileceğini, her ne olsak da yaşasak da hayatın içinde hala varken her şeyin bir çözümü olduğunu, iyi bir insan ve iyi bir yaşam için çabalamak gerektiğini bu kitaptan doktrin niteliği şeklinde kapabilirsiniz.
Dokunaklı bir eser... Tavsiyelerim sizinle, iyi geceler.
İnsan öleceğini biliyor ama yine de buna inanmıyor. Ölüm ertelenebilir mi?
Bir yandan, bir gün ya da bir başka gün ölmek kaçınılmaz bir şey. İnsan, ölmeye yazgılı bir varlık, bu kaçınılmaz. Diğer yandan, şu ya da bugün ya da ölmek asla zorunlu değildir. Mantıksal olarak, asla zorunlu değil, ama uzun vadede asla ölmemek de saçma olurdu. Bütün
Tam Göğsünüzün Ortasında Bir Yeriniz Acıyacak
Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz…
Sokağa fırlayacaksınız…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak
Arkadaşlar bu kitapta bi kötü karakter var , bir de çok kötü karakter var. Hangisini seçeceğiniz size kalmış. Masum olan biri varsa o da Pimlico. Yemin ediyorum Pim’e edilen işkence adeta bana edilmiş gibi. O panik atak yaşadı,bıraksam anksiyetesi bana vuracaktı. Kitabı okumadım,adeta film gibi izledim desem yeridir.
.
Bekar bir annenin on sekiz
...''Bugün ölüm, kanatlarını yüzüme yüzüme çarptı. Yarın, bilemedin birkaç gün sonra kapımı da çalacak. Her gece piyano dinlemeye alışmasan senin için iyi olur.
İnsan hiçbir şeye alışmamalı, Eduard.''
...''Bir gün buradan çıkacak olsaydım, delilikler yapma fırsatı tanıyacaktım kendime, aslında herkes deli, en deliler de deli olduklarının farkında olmayanlar.
Oysa bunların hiçbiri olası değil artık, anlıyor musun? Aynı şekilde sen de, gün boyu gecenin gelmesini, hastalardan birinin piyano çalmasını beklememelisin.''
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar